Uyku Apnesi Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Uyku apnesi, sadece apne olarak da bilinir, uyku esnasındaki solunum durmalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalıktır. Bu hastalık, uykuda solunumun en az 10 saniye süreyle durması şeklinde tanımlanır. Hastalığın en önemli belirtilerinden biri horlamadır ancak her horlayan kişide uyku apnesi olmayabilir. Sadece horlama bile hava akışının kısıtlanmasına neden olur. Bu da yeterli seviyede nefes alıp vermeyi olumsuz etkiler ve kalp krizi riskini arttırır. Horlamayla birlikte diğer belirtiler de varsa uyku apnesinden söz edilebilir. Bu hastalık sağlıklı bir yaşam için ciddi derecede önem taşır. Gündüz saatlerinde uykusuzluk ve konsantrasyon eksikliği gibi sorunlara yol açan rahatsızlık, yaşam kalitesini de olumsuz yönde etkiler.

Yaşam kalitesini ne kadar etkilediğini uyku apnesi hastalarına sorarak anlaşılabilir. İleri seviyede uyku apnesi hastalarının ortak şikayetleri horlama, gece sık tuvalete kalkma, yeteri kadar kaliteli uyku uyuyamama ve gündüz uykusuzluktur. Ayrıca zor uyanma sorunu da yaşarlar. Hasta kaliteli şekilde uyuyamadığı için çalışırken veya sosyal hayat içinde uykulu haliyle dikkat çeker. Uyuklama ve dikkat dağınıklığı nedeniyle bir süre sonra hayat çekilmez bir hal alabilir. Yoğun stres ve gerginlik nedeniyle de çevresindekileri üzebilir.

Uyku apnesi genellikle horlama şikayetiyle ortaya çıkar. Günümüzde en ciddi sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilir. Uyku esnasında, özellikle üst solunum yollarının tıkanmasıyla birlikte nefes alamamaya neden olur. Ayrıca kişi uykudayken sinir sisteminin solunum kaslarını yeteri kadar kontrol edememesinden kaynaklı da oluşabilir. Her iki tipteki apne durumu birlikte veya art arda yaşanabilir. Bunlar uyku apnesinin çeşitleridir. Uyku apnesi hastalığı 3 çeşittir.

Uyku apnesi çeşitleri olan bir hastalıktır. Her çeşidi farklı sebeplerle ortaya çıkabilir. Basit horlama rahatsızlığı ve üst solunum yolu direnç sendromu uyku apnesinin çeşitlerinden olmasa da bu rahatsızlıkların ilerlemesiyle uyku apnesi oluşabilir. Uyku apnesinin çeşitleri OSAS, CSAS ve MSAS olarak belirtilebilir.

  • OSAS = Obstructive sleep apnea syndrome = Tıkayıcı uyku apnesi sendromu
  • CSAS = Central sleep apnea syndrome = Merkezi uyku apnesi sendromu
  • MSAS = Mixed sleep apnea syndrome = Bileşik uyku apnesi sendromu

Vücuttaki oluşma nedenine ve şekline göre kategorilere ayrılabilen uyku apnesinin en çok görülen çeşidi tıkayıcı uyku apnesidir (OSAS). Tıkayıcı uyku apnesinin karakteristik özelliği solunum yollarında fiziksel bir tıkanıklığa neden olmasıdır. Oluşma nedeni, özellikle üst solunum yollarındaki dokularla ilgilidir. Bu konuda ameliyatla tamamen çözüm bulan hastalar olduğu gibi, ameliyat olup bir süre sonra tekrar uyku apnesi yaşayan kişiler de mevcuttur. Ameliyat olan hastaların çoğu, bir süre hastalıktan kurtulduklarını ancak 1-2 yıl sonra tekrar aynı sorunları yaşadıklarını belirtmektedirler. Ameliyatla tamamen hastalıktan kurtulanlar da vardır. Cerrahi müdahale ile tedavi kararını doğru bir şekilde verebilmek için farklı birkaç uyku hekimine muayene olmak gerekir.

Tıkayıcı uyku apnesi, üst solunum yollarında oluşan fiziksel bir tıkanıklıktan kaynaklanır. Bunun sebebi çoğunlukla dil kökü, damağın yumuşak bölümleri ve bademcikler gibi dokulardır. Ayrıca farklı fizyolojik sorunlar nedeniyle de tıkanıklık oluşabilir. Yer çekiminden ve yaştan dolayı boyun bölgesindeki dokularda sarkma meydana gelebilir. Bu da tıkanıklığın artmasına neden olabilir. Özellikle yağlı ve kalın boyun yapısına sahip kişilerde tıkayıcı uyku apnesi daha fazla görülebilir.

Tıkayıcı uyku apnesi oluştuğu anda solunum çabası devam eder. Kaslar, beyinden gelen sinyaller nedeniyle soluk alıp vermeye çalışır ancak solunum yolunda oluşan tıkanıklık nedeniyle akciğerlere hava ulaşmaz. Solunum problemleri kandaki oksijen miktarının azalmasına ve karbondioksit miktarının artmasına neden olur. Bu nedenle beyin dokularına giden oksijen oranı da azalır. Beyin çoğu zaman bunu algılar ve uyku derinliğini azaltarak solunumun tekrar normal hale dönmesini sağlamaya çalışır. Kişi bu durumda genellikle yüksek sesli bir homurdanmayla birlikte normal şekilde nefes alıp vermeye devam eder. Hasta çoğu zaman tamamen uyanmaz ve solunum normale döndüğünde uykusu tekrar derinleşmeye başlar. Bazen uyku derinliği, bazen de yatış pozisyonundan dolayı tüm gece boyunca defalarca solunum durması veya yavaşlaması yaşanabilir. Yeterli süre derin uykuda kalamayan kişi uyandığında kendini dinlenmiş olarak hissetmez.

Tıkayıcı uyku apnesinin tedavisi için birkaç yöntem vardır. Bunlardan biri ameliyattır. Diğeri ise ağız içi aparat kullanımıdır. Bu aparatlar alt çeneyi öne çeker ve solunum yolunun açık kalmasını sağlar. Genellikle hafif ve orta dereceli uyku apnesi sendromunun ve horlamanın tedavisinde etkili olduğu düşünülmektedir. Üçüncü yöntemse PAP (positive airway pressure) tedavisi yani solunum cihazı tedavisidir. PAP tedavisi diğerlerine göre daha etkili olduğu için tercih edilmektedir ve en az yan etkiye sahip olan yöntemdir. Doktorun önerdiği solunum cihazı hastalık devam ettiği sürece kullanılmalıdır. Bu yöntemde genellikle tamamen iyileşme olmaz. Bu nedenle kişi, solunum cihazını yaşamı boyunca her uykuda kullanır. Bazı dönemlerde tedavi için ihtiyaç olan parametreler doktor tarafından değiştirilebilir. Bu durum hastanın fizyolojik yapısının ve hastalık seviyesinin değişmesiyle ilgilidir. Özellikle şişman olan uyku apnesi hastalarından bazıları kilo verdikçe hastalığın etkilerinin azaldığını belirtmektedir. Ayrıca cihazı kullanmaya başladıktan sonra kilo verebilen kişi sayısı da oldukça fazladır.

Çocukluktan itibaren yaşanan enfeksiyonlar üst solunum yollarının aşırı derecede yıpranmasına neden olabilir. Bu tip kişilerde tıkayıcı uyku apnesine neden olan sorunlar daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir. Hastalık sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da görülebilir. Yapılan araştırmalara göre dünya genelinde çocukların %2’sinde uyku apnesi görülmektedir. Uyku apnesi bir sendrom hastalığı olduğu için farklı nedenlerle ve farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Her uyku apnesi belirtisi tek başına hastalığı ifade etmez. Konuya geniş çerçevede bakılmalıdır. Hastalık oluştuktan sonraki tedavi süreçleri de her hasta için farklı olabilir.

Diğer uyku apnesi çeşidi ise sinir sistemiyle ilgili olan merkezi uyku apnesidir. Buna santral uyku apnesi (CSAS) de denir. Tıkayıcı uyku apnesine göre daha az görülür. Merkezi sinir sisteminin solunum kaslarına doğru şekilde sinyal gönderememesi nedeniyle oluşur. Kendi içinde sınıflandırılabilir. Primer santral uyku apnesi, Cheyne-Stokes solunumuna bağlı santral uyku apnesi ve benzeri birkaç çeşidi vardır. Ayrıca bunların tedavi yöntemleri de farklılık gösterebilir. Genellikle PAP (positive airway pressure) tedavisi uygulanır. Özellikle, PAP cihazlarından olan ASV adı verilen solunum cihazlarının kullanılması önerilir. Cihaz çeşidi ve parametreler bir hekim tarafından belirlenmeli ve hasta, doktorun belirlediği şekilde cihazı kullanmalıdır. Bunun dışında farklı tedavi yöntemleri de vardır. Santral uyku apnesinin tedavilerini şu şekilde listeleyebiliriz:

  • Oksijen tedavisi
  • Karbondioksit inhalasyonu
  • Solunum stimülanları
  • PAP tedavisi
  • Frenik sinir stimülasyonu
  • Kardiyak müdahaleler

Bunlardan hangisinin ne şekilde uygulanacağı hastalığın durumuna göre hekimler tarafından belirlenir.

Uyku apnesi tek başına ciddi sağlık riskleri oluşturduğu gibi farklı hastalıklara da neden olabilmektedir. Uyku apnesinin neden olduğu en önemli hastalıklardan bir tanesi ise hipertansiyon hastalığıdır. Hipertansiyon ile uyku apnesi arasında doğrudan bir ilişki tespit edilmemiş olmasına rağmen apne hastalarının %35’inde hipertansiyon bulguları görülür. Bu da dolaylı şekilde etkisi olduğunu göstermektedir.

Uyku apnesi bir sendrom hastalığıdır. Farklı birçok rahatsızlık bir araya gelerek bu hastalığı oluşturur. Uyku apnesi hastalarında diğer birçok hastalığa benzer belirtiler görülebilir. Oksijensiz kalan ve uykusunu tam olarak alamayan kişilerde stres artar ve bu nedenle farklı hastalıklar ortaya çıkmaya başlar. Bunlardan bazıları kanser, diyabet ve obezite gibi kronik hastalıklardır.

Alınacak basit tedbirlerle uyku apnesi ve buna bağlı sorunların etkilerini azaltmak mümkündür. Bunlardan en önemlileri fiziksel aktivitenin ve sağlıklı beslenme kültürünün hayatımızın odak noktasında olmasıdır. Bunlar, zaten hasta olmayı beklemeden herkesin uygulaması gereken standartlardır.

Kilonun normal seviyelere inmesiyle birlikte hastalığın neden olduğu sorunlar da azalmaya başlar. Ayrıca, alkollü içeceklerin ve tütün ürünlerinin kullanımı bu hastalığı olumsuz etkilemektedir. Bunlar kullanılmadığında hastalığın etkileri azalır. Sırt üstü yatmamak ve uygun yastık seçimi belirtilerin azalmasına yardımcı olabilir.

Uyku boyunca solunumun sıklıkla durması uyku apnesi hastalığını işaret eden en önemli bulgudur. Bu duruma çoğunlukla horlama da eşlik eder. Uyku esnasında huzursuzluk, sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, terleme ve horlama uyku apnesi belirtileri arasındadır. Uyku sonrasındaki bazı belirtileriyse baş ağrısı, uyuklama, depresyon, konsantrasyon eksikliği ve uykudan yorgun uyanma şeklinde sıralanabilir. Uyku apnesinin kalp krizi riskini ciddi şekilde arttırdığı unutulmamalıdır. Uyku esnasındaki ani ölümler bile bu hastalıktan kaynaklanıyor olabilir. Hastalık oksijenin azalmasına neden olduğu için yağ yakımı da azalacaktır ve oksijensizlikten dolayı vücutta stres oluşacaktır. Kilo vermede yaşanan zorluğun altında uyku apnesi olabileceği göz ardı edilmemelidir.

Yorumlar

Birol Dizdar - 29 Mart 2021 13:10
uyku apmesi dendiğinde halk arasında tıkayıcı apne olarak tanımlandığını görüyoruz. Uyku apnesinin ne olduğunu ve tedavisinin de neler olduğunu yukarıdaki yazıdan kolayca anlayabiliriz.Ancak uyku apnesi bir solunum sorunudur .Bu sorunun bir de santral apne ,change-stokes ,miks apne ve komplex apne çeşitleri vardır. Bast uyku apnesinin tedavisi çok kolay ve basittir. Genellikle polisomnografi denilen bir tetkikle apne teşhis edilir. Ancak santral apne ve periyodik solunum denilen change-stokes solunumun teşhisi zordur ve tedavisi de ayrı bir sorundur. Herhangbir uyku teknisyeni tıkayıcı uyku apnesini kolayca taşhis edeblir.Tedavisi de de çok basittir. Hatta çoğu zaman bu hastalığın teşhisi için polisomnografiye bile gerek yoktur. Otomatik bir cpapla bir gece yatan bir hastanın sabahında cpapın hafıza kartından hastanın teşhis ve tedavisi çok kolay yapılır. Ancak hastada santral apne ,miks apne ve komplex apne varsa ve en önemlisi change-stokes solunum sorunu varsa bunun teşhisi ve Tedavisi hayli zordur. Bir kere bu hastalığı teşhis edebilecek uyku teknisyenin hem bilgili hem de çok deneyimli olması gerekir.Ne yazıkki ülkemizde uyku teknisyeni olmak çok kolaydır. Kısa bir kurs sonunda teknisyenlik ünanının kazanan ,tecrübe ve bilgisi yeterli olmayan bir teknisyenin tıkayıcı apne dışında hastada solunum sorunu varsa bunu teşhis ve tedavi etmesi pek mümkün değildir. Aynı durum uyku doktoru olup da tecrübe ve bilgisi yeterli olmayan doktorlar içinde söz konusudur. Yanlış teşhis yanlış tedaviye götürür.Hasta bilgisiz teknisyen ve doktorların elinde bir türlü uyku sorununa çare bulunmaz. Hasta sağlığına kavuşamadığından değişik dr lara gitmek ve defalarca uyku tetkikleriyle karşılaşmak ve çeşitli cihaz denemelerine maruz kalır. acemi uyku teknisyen ve doktorların deneme tahtasına uğramış olur… Uyku sorunu çeken bir hasta için en önemlisi tecrübeli ve bilgili bir uyku teknisyenine ve doktoruna rastlamasıdır. Bu hasta için büyük bir şanstır. Yoksa hali perişandır.

Sesan - 30 Mart 2021 11:03
Birol Dizdar, merhaba. Yorumunuz ve bilgilendirmeniz için teşekkür ederiz.